4 Haziran 2007 Pazartesi

umursadığım insanlara

Michael herkesin imrendiği biriydi. Her zaman neşeliydi ve çevresine
hep olumlu şeyler söylerdi. Birisi ona nasıl olduğunu sorduğunda:
Daha iyi olamazdım diye yanıtlardı.
Doğal bir motivatördü. Eğer çalışanlardan birisi işyerinde kötü bir
gün geçirmişse, Michael Ona, durumun olumlu taraflarına bakmasını
söylerdi. Michael'in bu tarzı beni çok meraklandırdı, ve bir gün
Michael'e gidip sordum;
Anlamıyorum! Her zaman nasıl bu kadar pozitif biri olabiliyorsun?
Bunu nasıl yapıyorsun?
Michael yanıtladı:
Her sabah kalktığımda kendime diyorum ki: Bugün iki seçeneğin var:
Ya iyi bir ruh halinde olabilirsin ya da kötü bir ruh halinde,
seçimini yap. Ben de iyi bir ruh halinde olmayı tercih ediyorum.
Kötü bir şey olduğunda, ya kendimi kurban olarak görebilirim ya da
bu durumdan bir şey öğrenebilirim. Ben de bir şey öğrenmeyi tercih
ediyorum. Ne zaman birisi bana derdini anlatsa, Onu sadece
dinleyebilir, ya da hayatın olumlu taraflarını gösterebilirim. Ben
de ikincisini tercih ediyorum.
İtiraz ettim:
Hayır bu kadar da basit değil.
Evet bu kadar basit,
Michael yanıtladı ve devam etti:
Yaşam seçeneklerden ibarettir. Gereksiz ayrıntıları bir kenara
bıraktığında her durumun bir seçenek olduğunu görürsün. Olaylara
nasıl tepki vereceğini sen seçersin. İnsanların senin ruh halini
nasıl etkileyeceğini kendin seçersin. Nasıl bir ruh hali içinde
olacağını kendin seçersin.Hayatını nasıl yaşayacağın da senin
seçimine bağlıdır.

Michael'in söyledikleri üzerinde uzun uzun düşündüm. Bir süre sonra
kendi işime başlamak için işyerinden ayrıldım. Birbirimizle teması
kaybettik, fakat hayat hakkında bir seçim yapacağım sırada sık sık
onu ve hayata bakış şeklini düşündüm. Bir kaç yıl sonra, Michael'in
ciddi bir iş kazası geçirdiğini duydum. 18 saatlik bir ameliyat ve
yoğun bakımdan sonra, Michael sırtına yerleştirilmiş demir
çubuklarla hastaneden taburcu edilmişti. Kazadan 6 ay sonra
Michael'i gördüm. Kendini nasıl hissettiğini sorduğumda;
Daha iyi olamazdım, yara izlerimi görmek ister miydin? diye şakayla
karışık yanıtladı. Teklifini reddettim, ama kaza sırasında beyninden
neler geçtiğini kendisine sordum. Michael yanıtladı:
İlk aklıma gelen şey yeni doğacak kızımın sağlığı oldu. Yerde
yatarken iki seçeneğim olduğunu düşündüm. Ya yaşayacaktım, ya da
ölecek. Ben yaşamayı tercih ettim.
Korkmadın mı? Bilincini kaybetmedin mi? diye sordum. Michael
yanıtladı:
İlkyardım görevlileri bana sürekli düzeleceğimi söylediler. Fakat
hastaneye getirildiğimde, doktorların hemşirelerin yüzlerindeki
ifadeyi görünce gerçekten korktum. Gözleri adeta benim öldüğümü
haykırıyordu. O anda bir şeyler yapmam gerektiğini anladım.
Ne yaptın? diye sordum. Michael yanıtladı:
İri cüsseli bir bayan hemşire bana sürekli sorular soruyordu. Benim
herhangi bir şeye karşı alerjik olup olmadığımı sordu.
Evet, yerçekimine karşı alerjim var diye bağırdım.Gülüşmeleri
üzerine onlara dedim ki;
Ben yaşamayı seçiyorum. Beni ölü biri gibi değil canlı birisi gibi
ameliyat edin!.
Michael hem doktorlarının yeteneği, hem de inanılmaz tavrı sayesinde
yaşamayı başardı. Her gün hayatı dolu dolu yasamak için seçme
hakkımız olduğunu ondan öğrendim. Yaşama olan tavır ve bakış açımız
her şeydir.

Bu nedenle yarın için üzülmeyin, bırakın yarın kendisi için üzülsün.
Her geçen günün kendine yetecek kadar derdi vardır.

Kaldı ki, bugün, dün kaygılandığınız yarındır. Şimdi iki seçeneğiniz
var:


1. Bu mesajı umursamamak, ya da,
2. Bu mesajı umursadığınız insanlara okutmak

Mavi forum

0 yorum: