GARİP AMA GERÇEK…* Avrupa Birliği'ne üye çeşitli ülkeler vardır. Bu ülkelerde çeşitli insanlar yaşarlar. Ve bu insanlar, günün birinde, emr-i Hak vaki olduğu zaman, ölürler. Kimisi eceliyle ölür. Kimisi cinayete kurban gider, kimisi trafik kazasına, kimisi hastalıktan. Falan filan. Ama bu ülkelerin hiçbirinde, hiçbir insanin, tuttuğu futbol takımının ya da siyasi partinin maçı ya da seçimi kazanıp kazanmayacağı üzerine 'eğer kazanamazsak ha ben de bunu keserim' diye iddiaya girip, sonra da yenilince ya da kaybedince besmeleyle abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra 'onu' kestiği ve kan kaybından öldüğü duyulmamıştır. Türkiye'de duyulmuştur. Karadeniz Bölgesi'nde. Her iki çeşitlemesi de. Avrupa Birliği'nde insanlar ya sigara içerler ya da içmezler. İçenler, sigaralarını çakmak ya da kibritle yakarlar. Ve bunların bir kısmı da kanserden ölür. Ama, demir çelik hadde hanesinde çalışan hiçbir Avrupalı işçinin, sigarasını yakmak amacıyla 600 tonluk pres makinesinin arasından emekleyerek geçip 2450 santigrad sıcaklığındaki fırına ulaşmaya çalışırken can verdiği görülmemiştir.Türkiye'de görülmüştür.Karabük'te. Avrupa'da da haşarat, özelikle sivrisinek vardır, Orada da sinek ilacı kullanılır. Ama, sivrisinek yutup da midesine kaçan sineği öldürmek üzere ağzına Shelltox sıkmak suretiyle zehirlenip ölen, Türkiye'dedir. İstanbul, Sultanbeyli. Avrupa'da da insanlar berbere gidip traş olurlar. Ama, hiçbir berber, rahatlatmak amacıyla müşterinin kafasını sağa sola kanırtırken adamın boynunu kırıp onu öldürmemiştir.Türkiye'de öldürmüştür. Erzurum'da. Örneğin, bir bankamatikten para çekmek için düğmeye bastığınızda elektrik çarpmaz ve ölmezsiniz. Avrupa'da... Türkiye'de ölürsünüz. Bozcaada. Örneğin, oralarda, otoyolda giderken radyoda duyduğu göbek havası eşliğinde göbek atmak için 'sağ şeride çeken' ve az sonra da arkadan gelen arabanın çarpması sonucu ölen bilinmez. Türkiye'de bilinir. Adapazarı. Nüfus sayım günü sokağa çıkma yasağı nedeniyle bomboş otoyolda (Avrupa'da böyle bir şey yoktur ve olamaz) sayım görevlisi 'bari yerlere' çarpıp ölmez. Burada ölür. Gebze. Aynı işyerinde biri gece, biride gündüz vardiyasında çalışmakta olan ve her ikisi de 'mobilet' kullanan bir baba-oğul, birisi işten çıkıp eve gider, öteki evden işe gelirken bir kavşakta karşılaşmazlar ve birbirlerine selam vermek için ellerini kaldırınca çarpışıp her ikisi de ölmezler. Konya. Marangoz atölyesinde çalışan işçiler paydosta üzerlerindeki talaşları temizlemek için birbirlerine 'kompresör' tutarlarken, biri ötekine saka yapmak için kompresörü onun arkasına yöneltmez, öteki de 'saka öyle olmaz böyle olur' diye aynı kompresörü alıp berikinin makadına sokmaz ve adam bağırsakları patlayarak ölmez. İstanbul, Ayazağa. Gemi mühendisi kazanı kontrol etmek için kazana girdiğinde biri gelip kazanın kapağını kapatmaz ve sonra da gemi yola çıkmaz. Kocaeli, Dilovası. Bir adam ayakkabısının içine kaçan tastan kurtulmak için elektrik direğine yaslanıp ayakkabısını çıkarıp silkelediğinde, yoldan geçen bir başkası onu elektrik çarptığını sanmaz ve elektrikle bağlantısını kesmek amacıyla kafasına kürekle vurarak onu öldürmez.Rize. Çünkü hiçbir Avrupa şehrinde, 'Buralarda bir pideci varmış, ne tarafta acaba?' sorusuna 'Kıymalı mı, peynirli mi?' diye cevap verilmez. Şimdi Avrupa Birliği yetkilileri gelip bizim şehitliklerimizi. gezecek ve bizi anlayacaklar ya, hakkımızı teslim edecekler... Yukarıda anılan kayıplarımızın kabirlerini de ziyaret etsinler ve kendi itikatlarınca Ave Marıa mı, Pater Noster mı artık neyse, iki satır da onlara okusunlar. not:alıntıdır
Mavi forum |
0 yorum:
Yorum Gönder