30 Mayıs 2007 Çarşamba

Uçuk bilim adamı Nikola Tesla yeniden Keşfediliyor;




Yüzyılımızın başında yaşayan Hırvat dahi Nikola Tesla yaşadığı çağda küçümsendi, hatta Edison kıskançlığından çıldırarak ona savaş açtı. Kablosuz akımı, dev enerji bobinlerini düşleyen Tesla, piramitlerin dünyanın enerjisinden sorumlu olduklarını ve zaman yolculuğunu da düşledi. Yaşarken alay edilen ama günümüzde çok önemli bilim adamlarına rehber olan Tesla, elektriksel harikalar sirkinin bir numarasıydı.

1898 yılının güzel bir gününde New York´da Manhattan´ın doğusu birden bire sarÂ*sıldı. Binalar sallanırken China Town, LittÂ*le İtaly ve Soho sakinleri korkuyla sokakÂ*lara fırladılar. Doğanın ya da tanrının gaÂ*zabına uğradıklarını sanmışlardı. Ama böyÂ*le bir şeyin olmadığını Mulberry Sokağı polislerinden başka kimse bilmiyordu. Kısa bir araştırmadan sonra, depremin sadece kendi mahallelerinde olduğunu öğrenmişler sonÂ*ra iki memur 46 East Houston Caddesi´ne kısa yoldan gitmişlerdi. Orada çok iyi giyimli bıyıklı bir adam "osilatör" adını verdiği bir makinenin kalıntıları yanında duruÂ*yordu, makine binanın merkezinden geçen demir bir direğe bağlıydı ve doğal olarak oÂ*silatörün titreşimleri direkten geçip oradan bütün mahalleyi etkiyerek bir tür depreme neden olmuştu. Bina sallanmaya başladığı an adam sarsıntının bitmesi için osilatörü bir çekiç ile parçalamıştı, polislere kibarca selam vererek şunları söyledi; "Beyler çok üzgünüm. Ama deneyimin şahitleri olabilmek için biraz geç kaldınız"

Uçuk ama gerçekçi


Deneyi yapan adamın adı Nikola Tesla’ydı, bir süre sonra bu küçük osilatörün dünyayı parçalabileceğini iddia edecekve daha da öte iddiaları da olacaktı. Örneğin elektrik telÂ*leri olmadan elektriği iletebileceğini, havayı kontrol edebileceğini ve Mars’tan haberler aldığını söylüyordu. O zamanlarda, herkes Tesla´yı uçukluk ve saçmalıkla suçluyordu. Örneğin, sofrada kaç kişi olursa olsun önüne 18 peçete konmasını istiyordu veya inci küpe takan bir kadınla asla aynı odada kalmak istemiyordu. Onun şaşırtıcı laboratuvar deneyleri tiyatrodaki bir geceden daha eğlenceli görünüyordu. Bu deneylerden birisi ise, 2 milyon voltluk elektriğin Tesla´yı bir halka gibi sarmasıydı. Ama Tesla, sihirden daha fazlasını yapıyordu. 1898’de dünyaya değiştirebilecek iki icatta bulundu; Geniş bir alana elektrik dağıtımıimkanını yaratan dalgalı akımı ve hertürlü yayın sisteminin (yani radyodan radara kadar) temeli olan yüksek frekans bobinini icat etmişti. Sağlam ama hayal dolu düşünceleri bize bugünün çeşitli modern teknolojik imkanlarıÂ*nı işaret ediyordu belki de bize bu imkanları o sağladı. Herşeye rağmen yüzyılımızda Tesla unutulmuştu. Buluşlarının çoğu başkalarına mal edildi ve fikirlerinin çoğu bir deÂ*linin saçmalıkları olarak değerlendirildi. Yıllar boyunca bilim dünyasında önemsiz biri oÂ*larak yer aldı ama şimdi Tesla ve fikirleri yeniden yaşama dönüyor. Buna, biraz da günümüzün sınırsız ve cüretkar araştırmacıları neden oldu. Tesla gibi onlar da sınırlanÂ*dırılmaya ve alışılmışlığa karşılar. Aralarında, herşeyi deneyenler var, daha güçlü jet uçaklarına ve zaman yolcuğulunun gizemine kadar herşeyi araştırıyorlar.

Edison-Tesla ortaklığı

Nikola Tesla, 1856 yılında Smiljan, Hırvatistan’ta doğmuştu. Çoçukluğundan beri çok garip ve aynı zamanda da inanılmaz düşünceleri vardı. Öğrenciyken Atlantik Okyanusu´nun altından geçecek çok büyük bir tünelden uluslararası mektuplar gönÂ*dermeyi hayal ediyordu. 28 yaşında dünyayı değiştirecek olan motorun prototipini yaÂ*ratmıştı. 18. yüzyılda elektrik doğru akımdı ve yöresel bir fenomendi. Gücüarttıracak çok pahalı jeneratörler olmadığı için sadece birkaç mil öteye iletilebiliyordu. Tesla elekÂ*triği belirli atışlarla üretecek bir jenaratör geliştirdi. Bu şekilde çok uzaklara yüksek voltaj dağıtımı yapılabilirdi. AC motoru veya dağıtım sistemi ile akım uygun telleri olan her yere çok ucuz gönderilebiliyordu. Bu motorun çizimini ve Thomas Edison’a hitaben yazılan bir bonservis ile birlikte 1884 yılında Tesla New York’a gitti. Edison onu yardımÂ*cısı olarak, hemen laboratuarına aldı ve kısa ama çok heyecanlı bir ortaklık başladı. Yapı olarak iki adam birbirlerine hiç uymuyorlardı; Tesla şık giyinen, kültürlü ve mateÂ*matik kafaya sahip bir adamdı. Eline kalem bile almadan en karmaşık problemleri kaÂ*fasında çözebiliyordu. Edison ise, işçi sınıfından gelen, işinin dışındaki konulara ilgi duymayan, hata yaparak bir şeyin icat edileceğine inanan biriydi, elektrik akımının tiÂ*caretini yapmak istiyordu.

Markoni Tesla´yı izliyor...

Üç sene sonra bu iki akıllı adam ortaklıklarını ayırmaya karar verdiler. O ara, Tesla iÂ*şadamı George Westinghouse’dan AC sistemini geliştirmek için destek almayı başarmıştı. Edison hemen karşı atakta bulundu ve bir kampanya başlattı Tesla’nın buluşlarının İnsanlık için tehlikeli olduğunu iddia ederek AC akımının köpek ve koyunÂ*ları elektrikli sandalyede nasıl öldürdüğünü gösterdi. İnsanlara hayvanların "WestingÂ*houselandıklarını" anlattı ama bu pek işe yaramadı. AC sistemi, DC sistemini piyasaÂ*dan sildi ve Tesla 216.000 dolar ödül aldı. O yıllarda, bu çok yüksek bir paraydı ama Tesla bu parayı bir kaç yıl içersinde bitirecekti. Ama daha önce Tesla, dünyayı değiştiÂ*rebilecek bir başka buluşu gerçekleştirdi. 1890 yılında transformeri yani akım iletebiÂ*len elektrik bobinini ve çok yüksek frekansta radyo sinyalleri çekebilen bir aleti buldu. Tesla Bobinleri´lerini kullanacak bir sistemi ise, 1893 yılında buldu. Bunun sonucunda (Tesla’ya göre) yüksek frekansda elektromanyetik dalgaların telsiz iletişimi mümkün olacaktı yani radyoyu. Sekiz yıl sonra da Guglielmo Marconi ünlü S sinyalerini AtlantiÂ*ğin üzerinden gönderecekti. Bunu duyduğunda Tesla burun kıvırarak şunları söyledi; "Bırakın devam etsin. Şu anda benim patentlerimden17 tanesini kullanıyor." Belki üsÂ*tünlüğünden emin olduğundan ve kendisine çok güvenen Tesla’nın kafasında daha büÂ*yük planlarvardı. Elektrik gücünü telsiz gibi yani kablosuz iletmenin yolunu aramak çok hoşuna gidiyordu. Öte yandan, Tesla Bobinler´i elektrik direklerini yeryüzünden yok ederek gökyüzüne uçuracakve ionosferde dünyanın etrafını gezdirecekti.

Bir dahinin acınacak sonu...

1900’lerin başında önce Colorado Springs’de sonra da New York, Long İsland´da 500 m. yüksekliğinde bobinler ve iletişim kuleleri kurmuştu. Bu inanılmaz büyüklükteki bobinlerle 4 km. uzunluğunda yıldırımlar oluşturmasına ve Colorado Springs’i bir ara karanlıkta bırakmasıne rağmen elektriği havadan iletmeyi bir türlü beceremedi. Bu çok pahalıya malolan başarısızlık Tesla’nın yaratıcı gücünün düşüş noktası oldu. OnÂ*dan sonra fikirleri her geçen gün sapıklık derecesinde inanılmaz olmaya başladı. Örneğin dünyanın merkezinden düşük frekans enerjisini geçirmekten, havayı kontrol edebileceğinden söz ediyordu. Ama tabii ki bu söylediklerinin hiç birisi gerçekleşmedi. Sonunda, başarısızlıklardan bunalarak yaşama küstü ve 1943 yılında New York´da esÂ*ki, pis bir hotel odasında deneyler için kullandığı yaralı kumruların arasında öldü. Tesla unutulduktan uzun bir süre sonra yeniden gündeme geldi. Nobel ödüllü Robert Milikan ve Arthur Compton adlı iki bilim adamı çalışmalarınd Tesla’dan esinlendiklerini açıkladılar. 1974 yılında ünlü "İnstitute of Electrical and Electronics Engineers (İEEE)-Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü" Tesla’yı "Ünlü Kaşifler Galerisi" ne kabul etti. Bugün Tesla’nın buluşlarını kabul eden ciddi bilimcileri bulmak eskiye göre çok daha kolay.

Sıra günümüzün Tesla´larında...

Tesla’nın en büyük hayali, Leadville, Colorado’da gerçekleşmek üzere. Hevesli bir icatÂ*çı, mühendis ve bilim adamı olan Robert Golka, Tesla düşmanlarının bile olası olduğuÂ*na inandıkları bir şeyi gerçekleştirmeye çalışıyor; Havayı iletken olarak kullanıp elekÂ*triği atmosferden geçirerek dünyanın her tarafına götürme çabasında. Golka’nın BrockÂ*ton, Massachusetts’de okul tipi laboratuvarı metallerle, tahtalarla dolu, odanın her köÂ*şesine sıkışmış garip araçlarla dolu ve bunların arasında eski müzik setleri ve parçaÂ*lanmış piyanolar bile bulunuyor ve geniş tezgahların üzerinde Tesla bobinlerinin çeşitli örneklerine ve planlarını görüyorsunuz. Odanın ince tahta tavanı yanık izleri dolu. BunÂ*lar deneylerin izleri. Golka kısa boylu, topluca, 40 yaşlarında, saçları dökülmüş bir aÂ*dam ama çocukça bir gülümseme gözlerinden eksik olmuyor. İşini konuşurken koruÂ*ma pozisyonunu alan bir adam haline giriyor. Bir kaç dakika sonra bu davranışın sadeÂ*ce yanlış anlaşılmaktan korkan bir adamın davranışı olduğunu anlıyorsunuz. Gençken Golka, neon tabela dükkanlarında çalışıyorve tamirler yapıyordu; bugün şöyle diyor; "Bana ücretimi neon ile ödüyorlardı. Bende bunları alıp eve götürüyor ve kendi tavanÂ*larımda neon şovlar yapıyordum." 13 yaşındayken mahallenin barlarındaki kumar otoÂ*matlarının onarımlarını o yapıyordu.

Aslında Golka´nın merakı genç yaşlardayken, "Işıklı Toplar"a duyduğu ilgiden kaynaklanıyor (Işıklı toplar, çoğu zaman elektrikli havalarda ortaya çıkan, düzensiz hareketlerle garip ışıklar saçan ve sonra patlayarak kaybolan eletktriksel kürelere deniyor; bunların oluşum nedenleri hala öğrenilmiş değil.) Golka ışıklı topların enerÂ*jisinin kontrol etme çabasındayı fakat daha önce ışıklı topları oluşturmak gerekiyordu ve bu da isteğe bağlı değildi. Araştırmaları sırasında Golka, Tesla adına ve deneylerinÂ*e raslamıştı. Kısa bir araştırmadan sonra Tesla’nın 450 metrelik bir bobinle ışıklı top meydana getirebildiğini öğrendi ve Golka hemen Yugoslavya’yı ve oradaki Tesla müzeÂ*sini ziyarete gitti, orada görevlileri kandırıp Tesla’nın el yazısı ile yazdığı ve neredeyse okunamayan yazılarını incelemeiznini aldı ama sonradan görevliler Golka’nın bir casus olduğusonucunu çıkararak, araştırmaya izin vermediler ama geç kalmışlardı zira bu arada Golka, Colorado Springs’e bobin Tesla´nın bobun hakkında yazdığı 29 metni ve kabataslak resimleri kaçırmayı başarmıştı.



Golka, "Işık Topları"nın peşinde;

Eve döndükten sonra Brockton’deki labarotuvarında Tesla Bobini´nin 3 m. yüksekliğinÂ*de bir modelini yaptı. Ama bundan hiç bir sonuç alamadı, tek öğrendiği şey şuydu; OrÂ*jinal makinayı bütünüyle yeniden yapması gerekiyordu. 1970’de Utah’ın tuz çöllerine gidip orada bobini dikebilecek bir yer aradı. Aradığı yerin ıssız ve yarı iletken olması gerekiyordu ve sonunda aradığı yeri buldu; Wendover Air Hava Kuvvetleri Üssü’nde terkedilmiş bir ambar vardı, orayı yılda bir dolar kira ödeyerek kiraladı. Kullanılmış malzemelerle ve hediye edilmiş 150 kilovat jeneratörü ile yaklaşık 16 m. yüksekliğinÂ*de bir Tesla bobini yaptı. Temmuz 1974’de bobin, 12 milyon voltluk elektrik üretiyor ve 12 m. uzunluğunda kıvılcımlar saçıyordu. Golka’nın anlatımlarına göre 9 yıl boyunÂ*ca en azından 5 kez ışık toplarını yarattı. "Çok çabuk gelip geçen bir olaydı, oluşturabilmiştim ama ben onu kontrol edemedim." 1982’de parası bitmişti; Wendover araştırmasını bırakıp dev bobini söktü ve parçalarını Montana’da bir ambara yerleştirÂ*di. Aynı zamanda Golka’nın ilgisini çeken bir diğer konu, Tesla’nın bobini neden yaptığıydı. Tesla, dünya atmosferinin bir üst tabakası olan ve elektrik yüklü parçacıkÂ*larla dolu olan ionosferin elektrik iletkeni olduğunu biliyordu. Şunu hesapladı; Eğer akımı 8 saniyede bir ionosfere gönderebilirse (8 saniye, bir elektron dünyanın etrafınÂ*da dönme süresidir). O zaman çok güçlü ve geniş bir elektron dalgasını kablo kullanmadan dünyanın her tarafına gönderebilirdi ve gücünün sadece % 10´unu kayÂ*bederdi. (Karşılaştırma imkanıolması için belirtiyoruz; şu an endüstride kullanılan stanÂ*dard elektrik iletişiminin kaybı % 30´dur.) Golka, çalışmalarını hala sürdürüyor ve umutla onu bekleyenler var. Kablosuz ses iletişiminin başarıldığı bu günlerde, kısa bir zaman sonra da kablosuz elektriğin dağıtıldığını görmemiz hiç de az bir olasılık sayılmaz.

Atmosfere delikler açabilir miyiz?

Golka yeniden para bularak Tesla bobinini depodan çıkarıp Leadville taraflarında yeniÂ*den dikti. Umudu elektriği havadan iletebilmekti ama şunu da kabul ediyordu; İletmeÂ*yi başarsa bile o elektrik nasıl kullanılacaktı? Belki nitrojen lazerleri kullanarak atmosÂ*fere delikler açılabilir ve bu delikler elektrik telleri gibi iş görerek elektriği gerektiği yerde aşağı indirebilirlerdi. Golka başarılı olursa Colorado’daki iletme kulesi sinyal veÂ*recek ve aynı zamanda da Tesla’nın hayalinin de gerçekleştiğini ilan edecekti. Birçok uzmanın bu fikri küçümsemesine karşın bir kaç tanesi çekinerek olsa da ilgi gösteriÂ*yorlar. Slobidan Cuk´da profesör olan Caltech şunları söylüyordu; "Belki doğru olabiÂ*lir ama gerçekleştirmek aşırı derecede zor görünüyor." Ama zaten Golka büyük sözler vermiyor; "Çalışabilir de çalışmıyabilir de, eğer başarabilirsek bu geleceğin cereyan iÂ*letme sistemi olabilir." diyor. Plan göründüğü kadar aptal olmıyabilir. Çok daha güvenilir uzmanlar havayı iletken olarak kullanmayı düşünmüşlerdi. Örneğin bir kaç yıl önce, fizikçi Bernard Eastlund yeni bir sistem geliştirdi; bu sistemle büyük oranda eÂ*lektromanyetik enerjiyi atmosferin üst katmanlarındaki belirli yerlerine gönderilecek. Butam olarak yapıldığında, şaşırtıcı başarılar elde edilecek; roketler orta yörüngede görülecek, dünya komünikasyonunukarıştırmak mümkün olacak ve hatta hava durumu dahi değiştirilebilecek.

Dünyanın en büyük enerjisi...

Eastlund saçma sapan düşünen bir deli değil; güvenilen biri ve MIT (Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) ile Colombia Üniversitesi´den fizik ödülleri almış olan bir bilim aÂ*damı, 8 yıl boyunca Atom Enerjisi Komisyonu´nun programında çalıştı ve 70’li yılların başında metal eritme olayını yeniden yarattı. Eastlund, şimdi Houston’daki Production Technologiaes İnternational’in başkanı ve mega petrol şirketi ARCO’nun eski danışmaÂ*nı. 70’li yılların sonunda ARCO’nun uğraştığı bir problem şimdiki işine başlamasının neÂ*deniydi; şirket Alaska, Kuzey Kutbu´nda 80 milyar m3 hacminde doğal gaza sahipti. (Bu miktar ABD’nin bir yıllık gaz tüketimidir.) Yerin uzaklığı nedeniyle gazı çıkarıp, nakÂ*lini yapmak çok pahalıydı. ARCO’nun şimdi bilmek istediği, o gazı orada değrlendirmeÂ*nin bir imkanının olup olmadığıydı. Eastlund hemen şunu anladı; ARCO bütün o gazın meydana getirdiği gücü kullanırsa inanılmaz miktarda enerjiye sahip olabilecekti. Ama bütün bu enerji ile ne yapılacaktı? Bir kaç araştırma laboratuvarında düşük frekansdaÂ*ki radyo dalgalarını ionosfere gönderme deneylerinin yapıldığını biliyordu. Düşüncesi kuzey kutbundaki tüm gazı alıp bir çeşit enerjiye dönüştürmek ve ondan sonra atmosÂ*fere yollamaktı. Düşüncesi, gazı büyük bir jeneratörü çalıştırmak için kullanacak ve bu jeneratör ile radyo dalgaları olarak elektromanyetik enerji üretmekti. 40 mil yükÂ*sekliğinde bir anten kullanacak ve oluşacak dalgalar atmosfere gönderilecekti. Anten basitti ve Eastlund’a göre sulama borusundan yapılabilirdi.

Havanız nasıl olsun isterdiniz?

Hesaplamaları yaparken elinde çok fazla enerjinin olacağını fark etti. Bir kere dalgalaÂ*rı ionosfere gönderdikten sonra oradaki şarj parçacıklarıyla birlikte güçleneceklerinin farkına vardı. Sonuç "Ayna Gücü" olarak bilinen manyetik fenomen olacaktı, bu şarjlı atmosferin büyük bir kısmı elektromanyetik güç yüzünden ya dünyaya yaklaşacak veÂ*ya dünyadan uzaklaşacaktı. Eastlund’a göre; "Dünya komünikasyon sistemlerini durÂ*durabiliryada sinyalleri değiştirebilirsiniz, buna uydulara giden ve onlardan gelen meÂ*sajlar da dahil. Başkalarının iletişim sistemlerini bozarken rahatlıkla kendi komünikasÂ*yonunuzu devam ettirebiliyorsunuz." Eastlund’a göre bu sistem anti-roket sistemlerin de kullanılabilir. Atmosferin bölümlerini elektrik yükleyip sürükleyerek daha önce oraÂ*da olmayan daha yüksek bir atmosfer yaratabilirsiniz. Bu olay hem uçan bir cismi ısıÂ*tır hem de yörüngesini saptırır. Bunların tümü ARCO’nun ilgisini çekmişti; Şirket araşÂ*tırmalar boyunca Eastlund’u destekledi ve şu anda bu fikirleri gerçekleştirmenin yollaÂ*rını aramakta. ARCO bilim adamlarından Robert Hirsch bize şunları anlatıyor: "Fikirleri çok ilgi çekici ama bir fikir ile onun gerçekleştirilmesi arasında daima çok büyük farklar vardır." Eastlund fikirlerinin çoğunun savaş amacıyla kullanılabileceğini bilmesiÂ*ne rağmen, daha olumlu işler için kullanma niyetinde olduğunu belirtiyor. Örneğin, haÂ*vayı kontrol etmek mümkün olabilir, güneşe mercek olacak veya odaklanacak atmosÂ*fer bölümleri oluşturulabilir. Güneşin kuvvetini böylece fazlalaştırarak veya kontrol eÂ*derek insan dünyanın belrli yerlerini daha fazla ısıtabilir veya rüzgar olaylarını kontrol edebilir. Bunları kontrol imkanı elimizde olursa mesela Etiyopya’ya yağmur götürebiliÂ*riz veye Karaibler´deki rüzgarları kontrol edebiliriz. Aygıt, delik ozon tabakasını düzeltÂ*meye bile yardımcı olabilir, Antarktik´in üstündeki ozon deliğine yama yapabilir ve karbon monoksit veya nitrous oksit gibi zararlı maddeleri yok edebiliriz. Bunların hepÂ*si kulağa hoş geliyor, ama gerçekleşebilecek mi? Fikirler değişik ama Princeton, New Jersey’deki "David Sarnoff Araştırma Merkezi" inde fizikçi olan Richard Williams herşeye olumlu bakıyor ama bir korkusu olduğunu da ekliyor; Williams’a göre atmosÂ*fer yapısı itibarıyla en ufak değişikliklere bile çok duyarlı olduğu için Eastlund’un herÂ*hangi bir fikrini denemek inanılmaz zarara yol açabilir hatta bölgesel kıyametlere neden olabilir. Buna karşın, deneme yapılmadan da hiç bir şey bilinmeyecek.



"Gelecek benimdir..."

Teslafil adı verilen Tesla izleyicileri bu kadar değil, daha bir çok bilimci onun garip ama gerçek olabilecek düşüncelerinden sonuçlar çıkarmaya çalışıyorlar. Ama Tesla´nın marjinalliğin çok ötesindeki fikirleri çok kişiyi hala güldürebiliyor; Yugoslav asıllı dahi, piramitlerin dünya enerji sisteminin bujileri olduğunu iddia ederken, elektromanyetizmin zaman yolculuğunun anahtarı olduğunu belirtiyordu. Robert Golka gibi fanatik bir Teslafil bile bu konuda tutucu görülüyor ve zaman yolculuğu gibi akıl almaz bir konunun üzerinde bile durmak istemiyor. Aslında, bunlara gülmek bugünün bilimi için geçerli yarın ya da daha da yakında bunlara gülenlere de gülünebilir. Buna rağmen, Tesla´nın sınırsız ve vahşi düşüncelerini izlememek ve boş vermek de pek akıl işi sayılmaz. Bilim tarihi, sık sık alay ettiği sınırsız hayal üreticilerinin çağdaş doğruluğunu çoğu zaman sonradan tanımlamak zorunda kaldı. Tesla´nın kehanetleri bazıları gerçekleşti geriye tebessüm edilenler kaldı ama Tesla´da yaşadığı çağda kendisine karşı çıkanlara gülümsüyor ve " Bugün onlarındır ama gelecekte tüm buluşlarım çalıştığında, o günler benim olacaktır."

Mavi forum

0 yorum: