6 Haziran 2007 Çarşamba

1943 yılında yapıldığı iddia edilen Philadelphia Deneyi...

"Yok Oldu" ve 640 km uzakta ortaya çıktı;

1943 yılında yapıldığı iddia edilen Philadelphia Deneyi´ni anlatan bu yazı sekiz yıllık bir çalışmanın özetidir. Deney ile ilgili medyatik ciddi araştırmalar, 1980´de Philadelphia Deneyi´ni perdeye getiren filme izin verildikten sonra başladı. Daha öncelerde, kamuoyuna göre olay sadece saçma bir söylentiydi. Charles Berlitz ve William Moore´un ortak yazdıkları kitap dahi Daniken uçukluğunun yarattığı dalgaların içinde kaybolmuş ve yeterince ilgi görmeyerek, bir fantazi olarak kabul görmüştü. Ama Deney ile ilgili kuşkular hala sürmektedir, nedeni anlamsız olan bir söylenti dahi olsa aşağıda okuyacağınız olaylar dizisi, şaşırtıcı, düşündürücü ve gerçekçidir.

Bugün için Philadelphia Deneyi daha etkin ve düşündürücü bir iddiadır, olayda adı geçen bir avuç insandan geriye hemen kimse kalmadığı için kesin doğrulanma için ABD gizli arşivlerinin açıklanması gerekmektedir. Fakat, film için devlet tarafından zor izin verilmesi kuşku uyandırmakta ve dikkatleri yoğunlaştırmaktadır. Yaşamını Philadelphia Deneyi´ni araştırmaya adayan ve bir de "A-Z´ye Philadelphia Deneyi" adlı kitabı yazan Alfred Bielek bize tüm olanları anlatırken, neredeyse delirme noktasına geldiğini söylüyordu;"Tanıkların sayısı azdı ama bilgi çok fazlaydı. Sanki bir süper marketteki tezgahlardan istediğim malı seçiyordum. Neyin ne kadar gerekli ve doğru olduğunu seçmek hiç kolay değildi. Oysa John Lennon´un dediği gibi ben sadece "birazcık gerçek" istiyordum. Uyduruk bilimsel tanımlamalardan, psiko-ruhsal iddialardan, uzaylılardan uzak kalmanın savaşını verdim. Tüm titizliğime rağmen yine de, kitap yayınlandıktan sonra tepki aldım ve gördüm ki kitapta adı geçen bazı kişiler ve olaylardah hoşlanmayanlar vardı. Oysa ben bu güncel miti biraz da süslemek istemiştim. UFO´lardan ve Bermuda Üçgeni´ninden okuyucuyu biraz heyecanlandırmak amacıyla desen olarak söz ettim. Ama uzaylılar insan etini tavuk eti kadar lezzetli buluyorlar, tarzında bir uçukluğa asla kalkışmadım."

"Evrensel Zaman Saati"

Deneyin resmi ve bilimsel adı "Project Rainbow-Gökkuşağı Projesi" idi. Gökkuşağı Projesi, iddialara göre II. Dünya Savaşı sırasında küçük destroyer tipi bir savaş gemisinin başından geçti. Olayın yeri Philadelphia Deniz Üssü´ydü amaç ise gemiyi düşmanın fark etmemesi görünmez yapmaktı. Projeye göre, orjinal fikir düşman radarları hiç fark etmeden gemi istenilen yerde birden ortaya çıkacaktı. Bilimsel tanımın adı; optikal görünmezlikti; özel bir sistemle veya jeneratörle oluşturulan çok güçlü manyetik bir alan gemiyi saracak, ışınları veya radar dalgalarını büker ya da kırarken gemi görünmez olacaktı. Düşüncesi dahi bir mucizeye benziyordu ve iddialara göre de Gökkuşağı Projesi başarılı olmuştu. Yani gemi fiziksel olarak kaybolmuş ve tekrar geri dönmüştu. Tanıklara göre geminin üzerini bir pelerin gibi saran manyetik alan görevini yapmıştı. Fakat ana hedef geminin kaybolduğu yerde değil, bir başka yerde ortaya çıkmasını sağlayabilmekti yani daha pop bir deyimle "ışınlanma" yapılmalıydı. Philadelphia Deneyi´nin temelinde düşünce olarak Albert Einstein´ın "Çekim ve Elektriklenmede Birleşik Alan Kuramı" vardır. Kuram, deneyciler tarafından elektronik kamuflaj olarak tasarlandı. Einstein, kuramını 1925-27 arasında Almanya´da bir Prusya bilim dergisinde yayınladı ama kuramını denemiş ve hatta tam anlamıyla geliştirmiş değildi. O dönemdeki amaç, çok güçlü bir elektromanyetik alanın sağlanarak gemilerin görünmez olmaları ve bu sayede top mermilerinden ve denizaltıların atacakları torpidolardan korunmasıydı. Hatta daha sonra, görünmezlik alanının bir benzerinin denizde değil, havada oluşturularak önemli üslerin görünmesinin engellenmesi de düşünülmüştü. Deneyin temel çalışmaları, "Project Rainbow" adıyla 1930´ların başında Chicago Üniversitesi´nde başlatılmıştı, 1931´de Princeton Üniversitesi´ne taşındı. Einstein, Dr. John von Neumann ve Dr. Nikola Tesla zaman zaman bu projede yer aldılar. Burada Dr. Alfred Bielek´in çalışmaları ve anıları çok önemlidir; Bielek, her 10 yılda bir 12 Ağustos´da manyetik enerji alanının yine oluştuğunu öne sürüyordu. Yani 1943´den sonra 1963 ve 1983´de bu olay olmuştu, olayın nedeni Senkronizasyon´du. Enerji alanları yine toplanıyor, dalgalanarak ortaya çıkıyordu, ama bu alanlar karmaşık ve şaşkındı. Bilgisayarın babası olan Neumann, 1986´da ölen Bielek´in anılarında yazdığına göre olayı doğrulamıştı ve ifadesi teyp bantlarında vardı. Neumann doğa yasalarının tam öğrenilmemesinin çok tehlikeli olabileceğini de söylüyor ve korkuyordu. Oluşturulan dev enerji, doğru açıda senkronize edilirken birden kontroldan çıkmış ve "yönsüz dalgalar"a dönüşünce alışılmadık etkiler başlamıştı. Senkronize olamayan dalgalar zamanı büküyor ve etkiliyordu. Bir diğer ilginç yaklaşım, Wisconsin Üniversitesi Matematik Profesörü olan Henry Levenson´dan gelmişti; Levenson, zamanın merkezi bir alanın çevresinde yoğunlaştığını ve bir "Zaman Saati" oluşturarak, tüm varoluşun gerçekleştiği ve gerçekleşeceği şifrelerle çalıştığını söylüyor ve ekliyordu; "Şifrelerin içinde yaşayan herşey vardır, dünyadaki tüm maddesel varoluş dünya saatine veya zamanına göredir; dünya, Güneş Saati´ne göre, GüneşÂ´de galaktik saate göre ayarlıdır. Eğer, zaman kilidi bir yüksek ve güçlü bir enerji alanıyla bozulursa, ortaya çeşitli türlerde zaman ve mekan dengesizlikleri çıkacaktır. Ta ki, zaman kendini yeniden düzeltip, dengesini bulana kadar..."

Bir bilim adamının esrarengiz ölümü;

Biz yine Philadelphia Deneyi´ne daha da doğrusu Philadelphia´ya dönelim. Olayın yaşandığı dönemdeyiz; Öykü 1943 yılı Haziran ayında başladı, geminin adı USS Eldridge´di, DE 173 bir koruma destroyeri olarak sınıflandırılmıştı. Bir tanığa göre, 75 KVA gücündeki iki dev jeneratör geminin ön top taretlerinin altına monte edildi, buradan geminin güvertesine dört manyetik ışın yayılacaktı. Üç RF vericisi (Her biri iki megawat CW gücündeydi ve onlarda güverteye monte edilmişti.), 3000 adet 6L6 güç arttırıcı tüp, iki jeneratörün oluşturduğu gücü yayacaklardı, özel senkronizasyon ve modülasyon devreleriyle diğer ekipman, oluşan kütlesel elektromanyetik alanları kullanılırlığa indirgerken, kırılmış ve ışınlar ve radyo dalgaları gemiyi saracak ve sonuçta gemi düşman gözlemcileri için görünmez olacaktı. USS Eldridge adlı destroyer, Philadelphia Deniz Üssü´nün önünde biraz açıkta demirsiz duruyordu, gözlem gemisi olarak da SS Andrew Furuseth adlı bir şilep seçilmişti. İşte iddialara göre Philadelphia Deneyi efsanesinin başlangıcına neden olan insan bu geminin personelinden olan bir gemicidir. Bu adam,, Carl M. Allen imzasıyla, 1950 yılında Dr. Morris K. Jessup´a garip mektuplar yazdı ama zarfın üzerindeki isim Carlos Miguel Allende´ydi. Mektuptaki anlatıma göre Allende veya Allen, olayı baştan sona izlemiş gibiydi, Jessup adres olarak verilen posta kutusuna mektup yazarak ayrıntı istedi ve bir mektup daha geldi; bu Allen, anlattıklarını kanıtlamak için hipnoz, sodyum pentatol (bilinci uyuşturarak iradeyi kıran doğruyu söyleten bir ilaç) ve teyp kaydı istiyor, olayın etkin bir biçimde acıklanması halinde insanların böyle bir nakil sistemiyle yıldızlara dahi gidebileceğini yazıyordu. Jessup ise, adamın tanıklık iddialarından en azından bir tanesinin doğru olabileceğini düşünüyordu. Aslında Jessup, matematikçi ve gökbilimciydi. astro-fizik alanındaki çalışmaları nedeniyle "Felsefe Doktoru" ünvanı almıştı, İnkalar ve Mayalar´la ilgili çalışmalar yaptı, Bermuda Üçgeni ve UFO konularında tezler yayınladı. İkinci mektuptan sonra Jessup, Deniz Kuvvetleri´nden bir davet aldı. Deniz Kuvvetleri Araştırma Bürosu´na gittiğinde eline bir kitap verildi ve kitap kendi yazdığı kitaptı, bir yıl önce Büro´ya postayla yollanmıştı. Jessup, hatırlıyordu; "The Case for the UFO" adlı kitap taslağını Deniz Kuvvetleri´nden Amiral N. Furth´a yollamıştı ama Amiral haberi olmadığını söylüyordu. Kitabın sayfalarına üç değişik yazıyla yazılmış notlar alınmıştı, Dr. Jessup yazılardan birisinin Allen´in yazısının aynısı olduğunu farketti. Notlar sanki dünyadışı birisinin gözlemi olarak yazılmış gibiydi, binlerce yıl önceki uygarlıklardan söz ediliyor, dünyaya gelen uzay araçları tarif ediliyordu, sonunda ise güç alanlarından, bir cismin nasıl kaybolup, yine nasıl ortaya çıkarılabileceği ve de 1943´de Philadelphia´da yapılan deneyden söz ediliyordu. Normalde, saçma olarak tanımlanması gereken bu kitap, nedense ABD Hükümeti tarafından Pentagon´da üst düzey belli yetkililere özel olarak dağıtıldı. Carlos Miguel Allende veya Carl Meredith Allen yani Dr. Jessup´a mektup yazıp, deneyi anlatan adam kimdi? Neden mektubu yazdıktan sonra kayboldu ve öyküsünü neden basına yollamadı? ABD Hükümeti, Jessup´un üzerinde notlar bulunan kitabıyla neden ilgilenmişti? 1959 Nisan´ında Jessup, arkadaşı Dr. Mason Valentine´i arayarak Deney ile ilgili kesin sonuçlara ulaştığını anlatarak ertesi gün buluşmalarını istedi, 20 Nisan akşamı yemekte buluşacaklardı ama bu yemek gerçekleşemedi. O gece, Miami´de, Hammock Parkı´nda Dr. Morris K. Jessup, arabasında ölü bulundu, polis raporlarına göre arabasında eksoz gazıyla intihar etmişti ve söz konusu notlar ortada yoktu. Arkadaşları Jessup´un asla intihar edecek biri olmadığını söylediler, Valentine ise Jessup´un hastaneye götürüldüğünde hala sağ olduğunu öğrendiğini iddia etti fakat bunlardan bir sonuç çıkmadı ve olay kapandı. Acaba öyle miydi? Jessup´un Philadelphia Deneyi ile ilgili çalışmalarına ne olmuştu? Bu çalışmalar kimleri, neden rahatsız etmişti? Gizem hala çözülmüş değil.

Korkunç olay başlıyor...

Tanığa göre, deney 22 Haziran 1943´da sabah 09:00´da jeneratörlere güç verilerek başlatıldı. Manyetik alan oluşuyordu; sonra yeşilimsi bir sis gemiyi örtmeye başladı ve USS Eldridge kayboluyordu; tanık şöyle devam ediyor; "Biran sadece geminin çıpasını görebildim, sonra o da kayboldu, artık sis de yoktu ve bomboş denize bakıyorduk, bizim gemide bulunan üst rütbeli subaylar ve bilim adamları korku ve heyacan içinde soluklarını tutarak inanılmaz başarılarını seyrediyorlardı. Gemi ve mürettebatı sadece radardan değil gözlerimizin önünden de yok olmuştu. Herşey planlandığı gibi gelişiyordu, 15 dakika sonra emir verildi ve jeneratörlerin şalteri kapatıldı. Önce birşey olmadı, ardından yeşil sis yine ortaya çıktı ve USS Eldridge görünmeye ya da geri dönmeye başladı ama nereden geliyordu? Sis azalırken, birşeylerin yanlış gittiğini hissettik. Hemen gemiye yanaştık, ilk önce mürettebatın çoğunun geminin yanından sarkarak kustuklarını gördük, diğerleri güvertede şaşkın şaşkın bilinçsizce dolaşıyorlardı. Yetkili ekipler gemiye girerek tüm mürettabatı kısa bir zaman içersinde uzaklaştırdılar ve yerlerini hazır bekletilen yeni bir mürettebat aldı. Birkaç gün sonra, yeni bir deneye karar verildi, gemi istenilen radar görünmezliğine ulaşmıştı, donanım değiştirildi ve 28 Ekim 1943´de deney yine aynı gemide yapıldı. Jeneratörler çalıştıktan hemen sonra Destroyer hemen hemen görünmezlik çizgisine ulaşmıştı, sadece burnu ve kıçı görülüyor, arada ise bazı çizgiler belli belirsiz seçiliyordu. Sonra sadece su üzerinde tekne boyunda bir çizgi kaldı. Birkaç dakika sonra mavi bir ışık parladı ve o çizgi de yokoldu artık gemi tamamen yoktu. Birkaç dakika sonra millerce uzakta Norfolk´da ortaya çıktı. Ama göründükten biraz sonra bilinmeyen bir nedenle yine kayboldu ve Philadelphia´da tekrar ortaya çıktı. Bu kez durum ciddiydi, tüm mürettebatın başı beladaydı. Bazıları yokoldu ve bir daha geri dönmediler ama en korkuncu beş denizcinin geminin eriyen ve sonra yine katılaşan metal levhalarının içinde kalmalarıydı. Bu feci bir olaydı, birisi kurtuldu ama bir daha asla eski haline dönemedi. Aklını tamamiyle yitirmişti ama yapacak birşey yoktu. Bazılarının pşisik yetenekleri gelişmişti, sokakta yürürken kaybolan ve yine ortaya çıkan insanlar vardı. Manyetik alanın içinde kalan mürettebattan kaybolanlar ancak birinin yüzüne veya eline dokunmasıyla görünür hale geliyorlardı yani dokunmanın giysilerin olmadığı bir yere yapılması gerekiyordu. "Donma" adı verilen bu durum saatlerce, günlerce sürebiliyordu hatta bir tayfanın donması altı ay sürdükten sonra kurtarılabildi. Elektronik kamuflaj başladıktan sonra geminin ve mürettebatının bütünüyle kaybolup, çok uzak bir yerde ortaya çıkıp ve sonra yeniden geri dönmesine neden olan neydi? Sorunun cevabı hala yok ama Philadelphia Deneyi hayatımda yaşadığım en korkunç, en inanılmaz olaydı; bildiklerim bu kadar, uzmanların ne düşündüklerini bilecek konumda değildim."

Holografik balonlar;

Gemi nasıl Norfolk´a gitti? Neden yine Philadelphia´da bir yere gitmedi? Levenson´un "Zaman Kilitleri" mi neden olmuştu? Biz bir zaman dizisi içinde yaşıyoruz, her hareketimizde bir an geçiyor ve zamanı olmadan süregelen uzayla çevriliyiz. Uzay-zaman içinde bir yerde, bir an için varolduğumuzda, oluşan zaman karesi yani o anın resmi, lokal uzay/mekan koşulları gereğince yakalanır ve dünyadan çıkarak güneş sistemine yayılır ama uzaya gitmez ve güneş sisteminin çevresinde yörüngeye girer. Bu "ışınlanma" gibidir yani her hareketimizin bir resmi çekilip, uzaydaki albümde yerini almıştır. Bu sonsuz zaman resimleri veya dilimleri YaradılışÂ´dan beri vardır. Yani dünya zamanı içinde değil de, uzay zamanı içinde geri dönüp tüm resimleri görebiliriz. Bu oluşumun diğer koşulu bugünün emilme özelliğidir, içinde bulunduğumuz an bir bir balon gibi şişerek holografik bir görüntü oluşturur; bu tek bir anlık resimlerin biriktiği bir alandır ve özel bir uzay alanındadır. Yani o alanda bu an ve geçmişteki tüm anlar vardır; İşte USS Eldridge´in Norfolk´da ortaya çıkmasının nedeni geçmişinde orada bulunmasıdır; çarpılan uzay-zaman alanında geminin geçmişte orada bulunduğu anın resmi ortaya çıkmış ve gemi görülmüştür. Yani o anda hem Philadelphia´da, hem de Norfolk´tadır. Eğer zaman alanını yeterince bozabilirsek, madde bir an için geçmişte bulunduğu bir yerde gözükebilir, dünya-zamanda değil, uzay-zamanda yer değiştirmiştir çünkü daha önce oradaydı. Eğer olay sırasında ve transer tamamlanmadan önce birisi enerjiyi durdursaydı, madde parçacıkları ışınlanarak emilecek kaynağına doğru yani geriye vakumlanarak bu andaki orjinal yerine dönecekti. İki balon düşünün; Birisinin içinde Philadelphia´da USS Eldridge bulunsun; öteki balon ise Norfolk´da ama içi boş; bu boş balonda madde olmayan holografik görüntü beliriyor ve bu görüntü geçmişte bir yerde olan uzaysal imaj. Geçmişteki her zaman resmi bir holografik imaj balonu olarak vardır, bunu bir çizgi filmin veya bir animasyonun kareleri olarak da düşünebilirsiniz. Ve bu resim dizisi her varolan şey için oluşmaktadır; Şimdi dikkat edin; eğer biz Philadelphia´da bulunan USS Eldridge´in kendisinin bulunduğu dolu balonu sıkıştırırsak, Norfolk´daki boş balona giden maddi bir bağlantı koridoru ya da madde tüpü oluştururuz. Yani imaj gemiye doğru... Bu noktada, kaynağın dörtte biri boş, hedefin dörtte üçü doludur, işte tam bu anda birisi balonu sıkıştırmayı durdurursa ne olur? Işınlanmış madde dalgalar halinde geri dönerek orjinal uzaysal alanına geri döner yine vakum yaparak balonunu doldurur. Basınç yani sıkıştırma enerjisi"Yüksek şiddette titreşen manyetik alanlar" transferden önce serbest kalmıştır. Sonuç dalgaları dev bozucu veya distortional etkiler yaratarak kütleyi alanında hacimsiz bırakırlar. Canlı organizmaların kayıt alanındaki etkileri kağıt gibi incedir, dalga yerini alırken tüm dalgaların kaydı sırasında kurbanlar hayalet kayıtlara dönüşürler. Bu bio-plazmik alanın bozulması ciddi fiziksel sorunlara yol açabilir; bu olasılık öldürücü ve şaşırtıcıdır ama yapacak bir şey olamaz, bilgisayarda kelime işlem programıyla resim yapamazsınız. Eğer amaç görünmezlikse, çeşitli tanım ve yorumlar getirebilir. Ama niçin gemi suya batmamış veya karada bir kentin ortasında belirmemiştir sorusunun cevabı yukardadır, zira geçmişin resimlerinde bunlar yoktur. Ve negatif sonuçlara göründüğü kadar bakılırsa, deneyde yanlış giden birşeylar vardır. Ama bunlar nedir?

"Philadelphia Deneyi olasıdır."

Philadelphia Deneyi bu bilimsel anlatımlardan sonra bugün 1943´de olduğundan çok daha fazla güncel. Yeni kaynaklardan yeni ayrıntılar öğrenilmekte, bir diğer iddiaya göre projede görev alanların beyni yıkanarak, gördüklerini unutmaları sağlanmıştı ama yıllar sonra anılar geri gelmeye başladığı için yaşayan tanıklar konuşmaya başladılar. Bielek bu yeni iddialardan kitabında söz ediyor. Hikayeyi dinledikten sonra hemen akla gelen bazı önemli sorular var;

* Philadelphia Deneyi, 1943 yılında gerçekten USS Eldridge adlı bir destroyerde veya bir başka gemide mi yapıldı? Bu gemiye ne oldu?

* Gerçekten göz açıp kapayınca kadar koca bir destroyer 6000 km uzağa gidip geldi mi?

* Her iki deneyde yer alan mürettebata ne oldu? Şimdi neredeler ve 54 yıl sonra hala yaşayanlar var mı?

* İçlerinden hiçbirisi ortaya çıkıp, olayı neden anlatmadı?

* Nasıl oldu da ABD Deniz Kuvvetleri, böylesine önemli bir bilimsel adımı, 50 yıl saklayabildi?

* Böylesine korkunç bir sonuca ulaşan bu teknoloji nasıl birşeydir?

* Einstein´ın "Birleşik Alan Kuramı" gerçek miydi?

* Peki bu kuram geliştirilip, tamamlanmış mıydı?

* Bugün Philadelphia Deneyi ile ilgili dosyalar hangi kapalı kapının ardında saklanıyor?

Daha pek çok soru sorabiliriz ama cevaplar bulunamıyor, Bielek yukardaki soruların bazılarına cevap aradı ama o da yeterince tatmin edemiyor. UFO´larla Philadelphia Deneyi arasında ne gibi bir ilişki olabilirdi? Dr. Rinehart kimdi? Bu isim Türkiye´de de "Yok Oldu" adıyla yayınlanan "Thin Air" adlı Philadelphia Deneyi ilgili kitapta duyuldu, kitabı George E. Simpson ve Neil R. Burger yazmışlardı. Alfred Bielek and Preston Nichols´a göre, Dr. Rinehart, Bill Moore adlı bir bilim adamının takma adıydı. Moore, deneyin ilk aşamalarının bilimsel hesaplarını yapmış ve hatta deneyde bizzat görev almıştı, ışığın bükülmesi alanında uzmandı. Peki ama kimdi ve neredeydi? Jessup´un arkadaşı Dr. Valentine, Charles Berlitz´le yaptığı röpörtajda şöyle diyordu; "Bence Philadelphia Deneyi bilinen va alışılmış yollarla açıklanamaz. Bazı bilim adamları atomun temel yapısının, madde parçacıklarından değil, elektromanyetik alanlardan oluştuğu görüşündeler. Bu çok karmaşık enerji alanlarının birbirlerini etkilemesi olayıdır. Eğer böyle bir evrenin içinde maddenin katlı fazları bulunmasaydı, şaşılırdı. Bu fazların birisinden birisine geçilmesi bir yaşamdan ötekine geçmeye benzer. Boyutlar arası değişmedir yani dünyalar içinde dünyalar olabilir. Manyetik alanların karıştırıcı olarak değişimler yaratabileceğinden kuşkulanılıyordu. Maksatlı olarak, olağandışı manyetik koşullar yaratılması hem fiziksel, hem de yaşamsal olarak maddenin fazını değiştirebilir. Bu durumda da, bağımsız bir varlık olmayan ama içinde bulunduğumuz yaşama benzer belirli bir madde/zaman/enerji boyutunun bir parçası olan zaman faktörünü de çarpıklaştırır. Kısacası Deney, olasıdır." Berlitz´e göre Philadelphia Deneyi´nin yapılıp yapılmadığı belli değildir ve şu an için kanıtlanamaz ama kavram olarak geçerlidir çünkü Einstein´ın "Birleşik Alan" kuramı tarafından desteklenmektedir. Eğer Deney yapıldıysa, söylentilerin ardındaki gerçek tanıklar susmaktadırlar ve belki de "Yok Oldu" kitabında anlatıldığı gibi çıldıran ve inanılmaz değişimler gösteren mürettebatın çoğu ölmüş veya gizli bir yerde ölümü beklemektedirler. Ve belki de bir gün, üzerinde "Çok Gizli" yazılı bir dosyanın açılma zamanı gelecek karanlıklar aydınlanacaktır.

Kaynaklar:

Bearden, T. E. Toward "A New Electromagnetics Part 4: Vectors and Mechanisms Clarified" Tesla Book Company. 1983

Cho, C.W. "Tetrahedral Physics" Tokyo, Japan: 449 Izumi, Komae City. 1971

Couhat, Jean Labayle. "Combat Fleets of the World"1982/83:Their Ships, Aircraft, and Armament. Maryland, Annapolis: Naval Institute Press. 1982. ISBN 0-87021-125-0

Hartree, D.R. "The Propagation of Electromagnetic Waves in a Refracting Medium in a Magnetic Field" Proc. Camb., Phil. 1931

King, Moray B. "Tapping the Zero-Point Energy" Provo, UT: Paraclete Publishing. 1989. ISBN 0962335606

Kramer, D. "Exact Solutions of EinsteinÃ*s Field Equations" Edited by E. Schmutzer

Herbert, Nick. "Faster Than Light: Superluminal Loopholes In Physics" Penguin Books. 1988. ISBN 0-452-26317-4

Addison Wesley "Physical Phenomena at High Magnetic Fields" Proceedings; , 1992. ISBN 0-201-57869-7.

Seike, S. "The Principles of Ultrarelativity" Tokyo, Japan: G-research Laboratory. 1971

William (Bill) L. Moore, Charles Frambach Berlitz "The Philadelphia Experiment" Published by Fawcett Crest, c1979 (Grosset & Dunlap Inc.) (ISBN 0-449-20526-6)

Gaddis Vincent H. "Invisible Horizons: True Mysteries of the Sea", Chilton Books, c1965 (LCCN 65014893)

Vallee Jacques "Revelations" Alien Contact and Human Deceptions" Published by Ballantine Books, c1991 (ISBN 0-345-37566-1 LCCN 91-858)

Mavi forum

0 yorum: